😂 Arda Güler, Real Madrid efsanesi Raul ile 'tanışamama' hikayesini The Players Tribune'e anlattı: Bir gün Ancelotti dedi ki, "Raúl, Castilla'nın teknik direktörü. Eğer onu görürsen selam ver. Raúl'u tanıyorsun, değil mi?" Tabii ki Raúl'ü tanıyorum. O kaptandı, Madrid tarihinin en fazla gol atan oyuncusu, yaşayan bir efsane. Ertesi gün antrenmandan sonra, bir adam yanımıza geldi. Ancelotti dedi ki, "Arda, bu Raúl." Ama şöyle bir durum var ki, bu efsanelerden birini ilk kez canlı olarak gördüğünüzde, bu durum gerçek değilmiş gibi geliyor. Sahte gibi. Raúl, Real Madrid'de oynadığında dönemde onu izlemek için çok gençtim. Sadece YouTube'da görmüştüm. Ancelotti gülümsedi ve kesin yine benimle dalga geciyor, diye düşündüm. "Hadi ama, efendim. Kusura bakmayın, ama bu Raúl olamaz." Ancelotti'nin gülmesini ve "Aferin" falan demesini bekliyordum ama bana ciddi bir bakış atıp, "Ne demek Raúl değil?" dedi. Sonra Raúl bana dönüp, 'Ben Raúl González. Tanıştığımıza memnun oldum.' dedi. Ben de 'Hayır, değilsiniz. Hadi ama.' dedim. Duyduklarına inanamadılar. Birkaç dakika böyle devam ettikten sonra Ancelotti, Toni Kroos'u çağırdı. "Toni, bu Raúl mu?" "Nasıl yani? Tabii ki.” Hâlâ inanamadım. Bu büyük bir şaka. Beni kandıramayacaklardı. Sonra Modrić'i çağırdı! "Luka. bu Raúl mü?" "Tabii ki. Raúl." O an korkmaya başladım. Hatta Raúl bile bana bakıp, "Tabii ki Raúl." dedi. Telefonlarından Raúl'ün resimlerini göstermeye başladılar. Nihayet pes ettim ve dedim ki, "Tamam, özür dilerim. Gerçekten Raúl'sünüz. Tanıştığımıza memnun oldum, efendim." Herkes Türkiye'den gelen çocuğa gülüyordu. Hatta Ancelotti bile. Eve gidip aileme ne olduğunu anlatınca, bana bakıp, "Arda ........... cok salaksın." dediler Bu, Real Madrid'deki ilk haftamdı. İyi bir başlangıç, Arda.
✨ Arda Güler: İlk hayallerimden biri, Fenerbahçe'nin bir maçını stadda izleyebilmekti. İlk hayallerimden biri, Fenerbahçe'nin bir maçını stadda izleyebilmekti. İnternetten bilet alabilmek neredeyse imkansızdı. Sayfayı yenilemek için hazırda beklerdik, saat tam 13,00 olduğunda... TIK TIK TIK TIK TIK TIK TIK!!!! 13:01. BİLETLER TÜKENMİŞTİR. Her seferinde böyleydi. Ama 2014'de ben dokuz yaşındayken, Fenerbahçe'ye bir stadyum cezası verildi ve tribünleri kapatmak yerine, sadece kadın ve çocukların gelmesine izin verdiler. Bu bizim için bir şanstı. Biletler satışa çıkmadan önceki gece; annem, babam, ablam, ben arabaya bindik ve 5 saat süren yolun sonunda İstanbul'a gelip bilet satış ofisinin sırasına girdik. Sabah 5'te varıp bilet satış ofisi açılana kadar arabada uyuduk. Sırada üçüncüydük. Çılgınlık resmen. Ertesi sabah, o biletlerin elimizde olduğuna inanamıyorduk. İlk kez Şükrü Saraçoğlu'na gitmek, bir hayal dünyasına ilk kez ayak basmak gibiydi. İçeriden merdivenleri çıkıyorsunuz ve her basamakla tribünleri ve sahayı biraz daha iyi görüyorsunuz ve ta ki... oradasınız. Önünüzde tüm stad beliriyor ve sonra o sesi duyuyorsunuz... atmosfer inanılmaz. Tribünlerde hiç erkek yoktu ama eminim ki o stadyumu sadece çocuklarla doldursanız bile, o atmosfer yine de dünyanın en iyilerinden biri olurdu. Bir noktada sahada Aziz Yıldırım'ı gördüm. Dokuz yaşında bile onun kim olduğunu biliyordum. Onu görebilmek için aşağıya koştum, o kadar heyecanlıydım ki anneme nereye gittiğimi söylemeyi unuttum. Annem dönüp koltuğuma bakmış ve... Arda yok?! 20 dakika boyunca beni kaybettiğini sanmış. Bu durum onu hiç de mutlu etmedi tabii... (Özür dilerim anne!) O atmosferin içerisindeyken adeta cennettesiniz. Çocuklar, umarım bir gün hepiniz bu duyguyu yaşarsınız.
❓ O mu, bu mu? "Kenan ağabeyin mi, MotoGP şampiyonluğu mu?" "Marc Marquez'le mi akşam yemeği, Arda Turan'la halı saha mı?" 🎙️ Müjdat Mustafa Muratoğlu sordu, Toprak Razgatlıoğlu cevapladı.